Erdoğan'ın Türkiye'deki Protestolara Tepkisi Putin'in Tavrını Andırıyor

Luke Harding, Tayyip Erdoğan'ın işlerin istediği gibi gitmesinden hoşlandığını; ama sivil toplum hareketinin artık bastırılamayacağını söylüyor.
13.06.2013



Saldırı, tahmin edildiği kadar şiddetliydi. Cuma ve Cumartesi günü Erdoğan İstanbul'da AB toplantısına ev sahipliği yaptı. Söylentilere göre Türkiye başbakanı, misafirlerinin dönmesiyle birlikte çevik kuvveti 12 gündür barışçıl şekilde eylem yapan Taksim'deki direnişçileri dağıtmak için gönderdi.

Söylentilerin gerçekliği ise Salı sabah 6'da plastik mermiler ve biber gazıyla, Erdoğan'ın istifasını istediklerini belirten eylemcilerin pankartlarının indirilmesiyle kanıtlandı. Neyse ki (!) umursamaz tavrıyla ülkenin hükümet karşıtı eylemlerine kayıtsız kalan Türkiye resmi basını yaşananları kaydetmek için oradaydı.

Türk televizyon izleyicileri, televizyonda dört ya da beş "protestocunun" polise molotov kokteyli fırlattğını gördü. Hatta olay sırasında bir noktada bu protestocular Romalı falanjlara benzeyen biçimde polislere doğru yürüdü. Bu protestocular aslında kameralara malzeme vermek için pek de inandırıcı olmayan bir "saldırı" düzenleyen orta yaşlı sivil polislerdi.

Fakat Gezi Parkı'nın yakınlarındaki çınar ağaçlarının altında kamp kuran esas direnişçilere karşı uygulanan şiddet ise tamamen gerçekti. İstanbul'un merkezini sis altında bırakan biber gazlarının kullanıldığı sırada birçok kişi yaralıydı ya da boğulma tehlikesi geçirdi. Bu sırada gözaltındaki direnişçileri temsil eden 50'ye yakın avukat da polis tarafından sürüklenerek uzaklaştırıldı ve İstanbul'daki Çağlayan Mahkemesi'nde hırpalandı.

Önünde bu yeni, coşkulu sivil toplum hareketine dahil olmak ya da kayıtsız kalmak gibi iki seçeneği olan Erdoğan ikinci seçenekten yana oldu. Yurt çapında vatandaşların ayaklanmasına verdiği tepki, kendini bugünlerde zor bir durumda bulan başka bir despot lider Vladimir Putin'i endişe verici derecede anımsatıyor.

Türkiye'nin AB'ye giriş yolunun açması için, laik ve dindar Türkler arasındaki ilişkiler için veya ülkenin demokratik geleceği için bugün yaşananların hiçbiri faydası olmuyor.

Erdoğan'ın kutuplaştırma taktiği doğrudan Putin'in taktiklerinden gelmiş olabilir. Çeşitlilik gösteren ve olaydan önce apolitik tavrını koruyan direnişçilerle konuşmak yerine, Erdoğan protestoları anlaşılması zor olan dış güçlerin tezgah kurması olarak nitelendirdi. Birçok önemli gazeteci çoktan hapse girdi ve Salı günü Erdoğan, uluslararası medya organlarını da kınadı. İktidarda olan islamcı kökenli partisi Ak Parti, anti Erdoğan hareketlerine yol açan tepkilerden biri olarak Twitter'ı ülkede yasaklamak gibi tehditler savurdu ve başbakan da bu tehditi halkın önünde ifade eden kişi oldu.

Putin gibi Erdoğan da 10 yılı aşkın süredir iktidardaydı. Putin'e benzemeyen bir yanı ise adil seçimler yoluyla AKP'nin etkin parti konumuna gelmesi. Erdoğan Türkiye'nin en popüler siyasetçisi olmaya devam ediyor.

2011'de üçüncü defa başbakan seçilmesinden beri Erdoğan, islamcı sosyal yenilemeye yönelik tartışmalara sebep olan bir yol izliyor. Gece 10 ile sabah 6 arasında alkol satışını ve mağazalarla camilerin çevresinde içki içimini yasakladı. Direnişçiler bu ve bunun gibi yaşam tarzlarını etkileyen kararlardan, bunlara ek olarak git gide artan otoriter hükümet yönetiminden mutlu değil.

Salı günü Taksim gaz bombası yağmuruna tutulurken, Erdoğan Türkiye'deki direniş hareketinin bittiğini söyledi. Bir kez daha yanılıyordu. Çoğu öğrenciler, gençler ve yaratıcı seçkinlerden oluşan ama birçok farklı grubun da dahil olduğu sivil toplum hareketi bastırılamıyor; ancak çevik kuvvetin kullandığı çok sayıda gaz bombasıyla Türkiye yeni bir mücadeleye giriyor. Erdoğan her işi kendi isteğine göre yapmaya alışkın; ama şimdi uzlaşma yolu arayacak.

Türkiye'deki sivil toplum hareketinin başlamasından beri liderliğini en kötü şekilde sergileyen Erdoğan, çoğu gerçek olmayan birçok "düşmanı" eleştiriyor. Aslında Erdoğan'ın Türkiye'nin uluslararası imajına sürülen bu kara leke için tek suçlayabileceği kişi kendisi. Kibirli, hırçın ve biraz paranoyak tavrıyla Erdoğan'ın yapabileceği tek şey ise durumu tersine çevirmeye çalışmak.
- See more at: http://www.yakindunya.com/haber/yd-lokal/2013/06/13/makaleid6505#sthash.yLqbrHR3.dpuf